Musul Kapısı

    Alan Bilgisi

    Bahdinan Kapısı olarak da bilinen Musul Kapısı, tarihsel olarak İmadiye/Amedi kalesine erişim sağlayan iki anıtsal kapıdan biridir (diğeri korunmamıştır). Şehrin yükselen sur duvarlarının güneybatı ucunda yer alan bu yapıya, antik bir taş merdivenle ulaşılır. Merdivenlerin son basamakları doğrudan batı yamacında, yüzeyinde Part dönemine ait üç kaya kabartması bulunan uçurum kenarındadır (bkz. genel görünüş; bkz. fotogrametrik model). Kapı MS 13. yüzyılda, Zengi hanedanının saltanatının son dönemde inşa edilmiştir.

    General Views of the Ascent

    Gate Interior/View of Gate and Staircase from within the Citadel

    Kaleye çıkan patika (Taş merdivenler)

    Kapı İç Görünüm/ Kapı ve Merdivenlerin Kale İçinden Görünüşü

    Musul Kapısı Yakınından Bakış, İç Kalenin Dış Görünümü ve Çevre Peyzajı

    Musul Kapısı, İmadiye/Amedi iç kalesinin güneybatı ucunda inşa edilmiştir. Zengi hanedanlığı döneminde yeniden inşa edilen kale surlarına entegre edilen kapı, ayrılıkçı hükümdar Bedreddin Lü'lü' (MS 1225-1259) döneminde inşa edilmiş ve dış bordüründeki Arapça yazıt esas alınarak tarihlendirilmiştir.

    Kapıya antik çağda inşa edilmiş bir taş merdivenle ulaşılır. Bu merdivenin en yukarıdaki basamakları, kalenin batı uçurumu boyunca güneye doğru uzanır—Part dönemine ait üç kaya kabartmasının yanından geçer—ve bu nedenle kapının cephesi kuzeye yönlendirilmiştir (bkz. plan). Kapı, işlenmiş kesme taştan yapılmıştır, yapının diğer kısımları ise daha kabaca yontulmuş taşlardan inşa edilmiştir. Yakın zamana kadar, bu giriş yapısı ahşap ve demir bir kapıya sahipti; kapının ötesindeki kontrol kulübesi ise merdivenin güneye doğru devamını kaplayan, orijinal olarak tonozlu bir koridor halinde oluşturulmuştur (bkz. genel görünüş). Koridorun batısında, yamacın doğal bir yüksekliği üzerine dik bir şekilde inşa edilmiş iki küçük oda vardır. Koridorun güney ucunda, merdiven doğuya döner ve şehre açılır (bkz. genel görünüş).

    Kapı, 1960'ların sonunda beklenmedik bir çökme sebebiyle büyük hasar görmüştür. Portalın sol tarafındaki blokların bir kısmı yıkımdan kurtulduğundan dolayı orijinal duvar işçiliği korunmuştur. Yapının batı kısmı, 1980'lerde yeniden inşa edilmiştir fakat blokların yerleşiminde hatalar bulunur. Gezginlerin çizimleri ve fotoğrafları, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, kapının yıkımından önceki görünümünün bir kaydını oluşturur (bkz. Walter Bachmann'ın 1911 tarihli fotoğrafı).1 Kapı, MAH ekibi tarafından 2013-2019 yılları arasında yapılan birkaç ziyaret sırasında belgelenmiştir. Sonrasında yapının stabilize edilmesi ve yontulmuş blokların ve kabartmaların orijinal konumuna göre yeniden yapılandırılması için bir proje başlatılmıştır.

    Kapının dış bordürü, Arapça yazıtla çevrelenmişti (günümüzde sadece sol tarafta, parça parça korunmuştur; daha fazla bilgi için bkz. “Yazıtlar”). Arşitrav, köşelerde iki ek olmak üzere toplamda  altı braket ile—günümüzde dört—destekleniyordu. Portalın iç kemeri detaylı bir kabartma ile süslenmiştir. Büyük kilit taşı bloğu üzerinde, güneş diski bulunur, etrafı da “Suriye düğümü” olarak bilinen motif ile çevrilidir. Güneş diskinin hemen altında bulunan düğüm, her iki yönde dışa doğru ayrılmadan önce bir rozetin etrafına sarılır. Çevredeki bloklar boyunca yayılan düğümün aslında iç içe geçmiş iki ejderhanın gövdelerinden oluştuğu ortaya çıkar. Yılan gibi vücutları kemer taşının etrafından dolanır, kemerin içinde çifte dolanır ve kenarına sarılırken düzleşirler. Kilit taşının üzerindeki blokların hatalı yeniden yapılandırılmasından dolayı, düğümün üzerindeki bükülmenin dışa doğru genişleyişi (ejderhaların kanatları, pençeleri ve açık çeneleri olan üst bedenlerine doğru) anlaşılmamaktadır. Kemer üstü dolgusunun kenarlarına doğru simetrik, ve birbiriyle aynı insan iki insan figürü resmedilmiştir (soldaki figür büyük ölçüde sağlamdır; sağdaki şekil ise iyi koruna gelmemiştir). Bu boncuklu, uzun saçlı adam, cüppe ve çizme giymekte, ejderhayı çenesinden tutarak boynuna bir kılıç saplamaktadır. Figürün iki kere resmedilişi, bu bölgede yaygın olan ejderha avcısı betimlemelerinden bilinen ikonografik bir gelenektir; büyük olasılıkla hikaye anlatımından ziyade simgesel etki yaratmak içindir.2 Figürler, bükümlü bitkisel desenlerin olduğu bir alanda yer almaktadır. Bu bitkisel desen ise, köşelerden yükselen ve hem dikdörtgen çerçeveyi hem de ejderhaların vücutlarının hatlarını sarmalayan ağaç benzeri bir motifle ilintili gibi görünmektedir.

    Bir zamanlar İmadiye/Amadiya/Amedi’nin sarayına inşa edilmiş olan 'Yılanlı Kapı”--muhtemelen Musul Kapı’sından daha geç tarihlidir—benzer ejderhalarla süslenmiştir, ancak burada bir yırtıcı kuş tarafından kontrol altında tutulmaktadırlar. Hem yırtıcı kuş hem de ejderha, Anadolu'daki Selçuklu ikonografisinde kullanılmışlardır.3 Daha genel konjektürde, ejderha ortaçağ İslam dünyasının sanatında çok yaygındı.4 Kökeni antik çağa dayanan bu canlının bölgede derin kökleri vardır; Doğu Anadolu ve Irak’ta, ortaçağ İslami döneminde inşa edilen kapılarda ejderha motifinin kullanımının bu geçitlere tılsımlı bir güç verdiği iddia edilmiştir.5 Muzaffer kahramanların güneş diski ve lunette ile birlikte Musul Kapısı'nda kullanılması, bu geçiş yerine ek anlamlar katmaktadır.6 Bu, muhtemelen ejderhanın güneş ve ay tutulmaları esnasında tehdit edici çağrışımları ile ilgilidir, öyle ki bu yaratıkların yenilgisi kaosa karşı zaferi sembolize ederken, kahraman figürler efsanevi ejderha avcılarına (en azından ikonografik açıdan) atıfta bulunuyor olabilir. Ejderha İslam sanatında çok değerli bir imge olduğu için çeşitli anlamlar yüklemek mümkündür ve bunlar bir arada da var olabilir.7

    • 1. Bachmann 1913, lev. 1. Bachmann'ın orijinal çalışmasında yayınlanmayan birkaç fotoğrafı Gierlichs 1995'te mevcuttur; ayrıca bkz. el-Cenabi 1982, lev. 175.
    • 2. Bkz. Pancaroğlu 2004, 154. Bizans döneminde çift figürler bazen Aziz Theodore ve Aziz George olarak temsil ediliyordu. Ancak, ejderha avcısının kimliği hem Bizans hem de İslami bağlamlarda genellikle belirsizdir.
    • 3. Bkz. Katharina Otto-Dorn, “Figural Stone Reliefs on Seljuk Sacred Architecture in Anatolia,” Kunst des Orients 12, H 1/2 (1978–1979), 103–149. Ayrıca bkz. el-Cenâbî 1982, 253 ve no. 411’deki yorumlar ve kaynakça.
    • 4. Kuehn 2013, çok sayıda resimle birlikte en güncel görüşü sunar (Bahdinan Kapısı için, bkz. s. 100–101).
    • 5. Persis Berlekamp, “Symmetry, Sympathy, and Sensation: Talismanic Efficacy and Slippery Iconographies in Early Thirteenth Century Iraq, Syria and Anatolia,” Representations 133, no. 1 (2017): 59–109.
    • 6. Kabartma, yine Lü'lü' tarafından yaptırılan el-Han kervansaray kapısındakiyle özel benzerlikler taşımaktadır. Bkz. Max van Berchem, “Arabische Inschriften”, Archäologische Reise im Euphrat- und Tigris-gebiet, ed. Friedrich Sarre ve Ernst Herzfeld (Berlin: D. Riemer, 1911), 1-51, şek. 7; ayrıca el-Cenabi 1982, şek. 51. Ayrıca, Lü'lü' tarafından Musul'da yaptırılan bir havzada, ejderlerin üzerinde Sol ve Luna'nın kişileştirmeleri bulunur (Kuehn 2013, şek. 147).
    • 7. Genel olarak, bkz. Kuehn 2013. Ejderhaların tutulma sembolizmi hakkında, bkz. age, s. 136-144; Bahdinan Kapısı üzerine bkz. Gierlichs 1995, 203–205. Kahraman figürlerle ilgili olarak, bu bölgede ejderha avcısı hakkında bir gelenek vardır ve Aziz George/Aziz Theodore ve daha sonra Hızır’la ilişkilendirilmiştir (bkz. Pancaroğlu 2004; Kuehn 2013, 87–110). Ancak, İmadiye/Amedi ve el-Han'daki kapılardaki figürlerin ejderha üzerine yerleştirilmemiş olması olağandışıdır (Gierlichs 1995, 178).

    Kapının dikdörtgen bordürü boyunca uzanan bant içinde Arapça uzun bir kabartma yazıt bulunur. Günümüzde, sol duvar boyunca uzanan alandaki birkaç satır dışında neredeyse tamamen tahrip olmuştur; 20. yüzyılın başlarında dahi, kapının ilk fotoğrafının çekildiği zaman, yazıt yer yer aşınmış ve eksikti. Joachim Gierlichs yine de bu fotoğrafları metnin bir bölümünü okumak için kullanmıştır.1 Sağ pervazdaki yazıtın, korunmamış ilk kısmından başlayarak devamındaki bölüm için okuması şöyledir:

    … [Izz li-Ma]ulānā as-Sultān al-Mālik al-Malik er-Rahim al-'Ālim al-'Ādil al-Mu'ayyad al-Muzaffar al-Mansūr al-Mugāhid al-Murābit al-Mutāgir al -Gāzī Bedir ad-Dunyā wad-Dīn …

    Ve sol pervazda:2

    … [Atabe]k el-Aczam Ebü Fadalil Lu'lu' …

    Bu başlıklar dizisi, Musul bölgesinin bağımsız hükümdarı olan Zengi atabeyi Bedreddin Lü'lü'ya atıfta bulunur. Bunlar, hükümdarın tam egemenliğini ilan ettiği 1233'ten sonra aldığı ünvanlardır. Bu nedenle, yazıt, anıtın tarihlendirilmesinde kilit bir rol oynar.

    • 1. Gierlichs 1995, 202.
    • 2. Lü'lü'nün el-Han kervansarayındaki ilgili yazıtını üzerine bkz. Max van Berchem, “Arabische Inschriften”, Archäologische Reise im Euphrat- und Tigris-gebiet, ed. Friedrich Sarre ve Ernst Herzfeld (Berlin: D. Riemer, 1911), 13–15; Gierlichs 1995, 195. Bahdinan Kapısı’nı, el-Cenabi 1982, 253'te zaten Lü'lü'ye atfetmiş olsa da yazıt hakkında ayrıntılı bilgi vermemiştir.

    İmadeddin (İmâdüddîn) Zengi’nin 1142’de--hatta daha öncesinde—inşaatı sırasında burada anıtsal bir kapının varlığı muhtemel olsa da, yazıtta bu kapının Bedreddin Lü'lü tarafından yaptırıldığı belirtilir. (bkz. “Yazıtlar”). MS 1225'te atabey ve Zengi varisinin naibi bağımsızlığını ilan ederek Musul ve İmadiye/Amedi ile bölgedeki diğer birçok şehri kişisel kontrolü altına aldı. Kitabede kullanılan hitabetler, bu yapıların Lü'lü'nün 1233'te (ve tabii ki 1259'daki ölümünden önce) tam egemenliğini ilan etmesinden sonra inşa edildiğini göstermektedir. Kapının, İmadiye/Amedi'nin Lü'lü'nün iktidara gelebilmesindeki rolünün anısına dikildiği düşünülür; bu görüşe göre, muzaffer hükümdar betimlemesinin genel apotropik işlevi yanısıra politik bir mesajı da vardır.1

    Kapının konumlandırılmasını, kalenin batı tarafındaki diğer mimari öğelerle bağlantılı olarak ele almak mühimdir.2 Kapı, eski basamaklarla bütünleştirilecek şekilde inşa edilmiştir ve merdivenin taş işçiliği değiştirilmemiştir. Ayrıca, kısmen antik motiflerden alınan imgeler ile kapının bezemeleri, yakındaki yamaçtaki Part kabartmalarıyla diyalog halindedir—ki bu kabartmalar kasıtlı bir koruma eylemi olarak kabul edilebilecek şekilde yerinde bırakılmışlardır. Bu eylem, imgelerin ve anıtların geçmişi ve bugünü birbirine bağlama gücünü takdir eden ve zaman içinde maddi kültürü korumak için ortak çaba sarf eden eski uygulamalarla karşılaştırılabilir.3

    Kapının 1830'larda Bahdinanlar'ın düşüşüne kadar oldukça iyi durumda korunmuş olması muhtemeldir. Belki de zarar görmesi, 19. yüzyılın ortalarında, kale boyunca yaygın bir yıkıma neden olduğu bildirilen askeri çatışmalara dayandırılabilir. Kontrol odasının koridoru üzerindeki tonoz, 20. yüzyılın başlarında—en eski fotoğrafların çekildiği dönemde—çökmüştü, ancak kapı oldukça iyi durumda idi. Kapı yapısı 1960'larda daha büyük bir yıkıma uğramıştır, ancak buyıkıma sebebiyet veren koşullar belirsizliğini korumaktadır.4 2019'da başlayan mevcut Columbia Üniversitesi restorasyon projesi, kapı ve merdiven yolunun yapısını stabilize etmek ve 1980'lerin restorasyon çalışmaları sonrası ortaya çıkan hataları düzeltmek için—kapının rölyeflerini orijinal tasarıma yakın olacak şekilde rekonstrüksiyonu gibi—çalışmaktadır.

    • 1. Gierlichs 1995, 203-206.
    • 2. Bahrani v.d. 2018, 59-60.
    • 3. Bkz. Zainab Bahrani, The Infinite Image (Londra: Reaktion Books, 2014), 217–238.
    • 4. Rainer Boehmer tarafından 1972'de çekilen bir fotoğraf yıkımın boyutunu gösterir; bkz. Gierlichs 1995, şek. 4.

    İmadiye/Amadiya/Amedi hakkında, Ortaçağ döneminden 20. yüzyılın başlarına kadar pek çok tarihçi ve gezgin bahsetmiş olsa da, kapı genellikle dikkat çekmemiştir. Yerleşime girişten bahsettiklerinde, Musul Kapısı'ndan mı yoksa Zibari Kapısı’ndan mı bahsettikleri her zaman anlaşılır değildir. 1840'ta kaleyi ziyaret eden William Ainsworth, girişten şöyle bahseder 'kapının altındaki muhafız kulübesi askerlerle dolu idi, ancak bizi engellemediler.”1 Henry Binder, üstün körü de olsa kapının üzerinde bulunan görseller hakkında yazan yegane gezgindir.2 1911'de Walter Bachmann, kapıya yaklaşımın planını, zemin planı da dahil olmak üzere, çizmiştir ve kapının cephesinin, uzaktan da olsa, bir fotoğrafını çekmiştir.3 Cephenin yıkılmadan önceki en iyi fotoğrafı—20. yüzyılın başlarına ait—Tariq al-Janabi (1982) tarafından yayınlanmıştır.4 Kapının 1960'larda yıkılmadan önceki son çizimi olan suluboya resim, 1955'te Ross Thomas tarafından yapılmıştır.5

    • 1. Ainsworth 1842 (2), 196.
    • 2. Binder 1887, 202: “Cette porte est fort curieuse; la voûte extérieure en ogive est ornée d'un dessin d'arabesques et de serpents entrelacés.'
    • 3. Bachmann 1913, 1 ve şek. 1; lev. 1. Bunun yanı sıra, Bachmann, 1913 tarihli çalışmasında yayınlanmamış olan daha yakından bir fotoğraf da çekmiştir; bkz. Gierlichs 1995, n. 21 ve şek. 2.
    • 4. El-Cenabi 1982, lev. 175. Ayrıca bkz. önceki not.
    • 5. Gierlichs 1995, şek. 3.

    Ainsworth, William. 1842. Travels and Researches in Asia Minor, Mesopotamia, Chaldea, and Armenia. 2 vols. London: J. W. Parker.

    Al-Janabi, Tariq. 1982. Dirāsāt fī al-ʻimārah al-ʻIrāqīyah fī al-ʻuṣūr al-wusṭá. Baghdad: Wizārat al-Thaqāfah wa-al-Iʻlām. [English version: Al-Janabi, Tariq. 1982. Studies in Mediaeval Iraqi Architecture. Baghdad: Republic of Iraq, Ministry of Culture and Information, State Organization of Antiquities and Heritage.] 

    Bachmann, Walter. 1913. Kirchen und Moscheen in Armenien und Kurdistan. Leipzig: J. C. Hinrich.

    Binder, Henry. 1887. Au Kurdistan en Mésopotamie et en Perse. Paris: Maison Quantin.

    Gierlichs, Joachim. 1995. “Das Mosul-Tor von ‘Amādiya im Nord Iraq: Ein unbekanntes islamisches Figurenrelief und seine Bedeutung.” Baghdader Mitteilungen 26: 195–206.

    Kuehn, Sara. 2013. The Dragon in Medieval East Christian and Islamic Art. Leiden: Brill.

    Pancaroğlu, Oya. 2004. “The Itinerant Dragon-Slayer: Forging Paths of Image and Identity in Medieval Anatolia.” Gesta 43 (2): 151–164.

    İçerik
    Matthew Peebles (2020)