Paikuki Yazıtı

Bilinen diğer adları

Peykulî

Tarih

MS 293–302

MAH Belgeleme Tarihleri
Bahar 2017
Alan Türü
Anıtsal Yapılar
Vilayet/Bölge
Süleymaniye İli
    Görseller

    Anıta Batı/Güneybatıdan Bakış

    Anıta Doğudan Bakış

    Anıta Kuzey/Kuzeybatıdan Bakış

    Anıta Güney/Günedoğudan Bakış

    Barkal (Paikuli’nın Doğusundaki Yerleşim)

    Ek Görseller

    Sasani dönemine tarihlenen Paikuli anıtı, batı Zagros Dağları'nın Kara Dağ silsilesinde, aynı adı taşıyan geçidin hemen güneyinde bir tepecik üzerine inşa edilmiştir (bkz. genel görünüş). Sasani zamanlarında, bu geçit, imparatorluk başkenti Ktesifon'dan Shahrazur ovasına (modern Süleymaniye/Slemani kentinin bulunduğu) ve daha kuzeyde, dağlık Āburbādagān eyaletine (günümüz İran/Azerbaycan’ın kuzeybatı bölgesine tekabül eden) stratejik bir rotanın üzerindeydi; geçit Garmagān (günümüz Irak Kürdistanı'nın çoğunu kapsayan) ve Asōristān (Ktesifon’un da ait olduğu Mezopotamya'nın merkezi) arasındaki sınırın yakınında yer almaktaydı.1 Bugün, çöken yapının kalıntıları, Darband-ı Han şehrinin 16 km batısında ve Süleymaniye/Slemani'nin 100 km güneyinde bulunmaktadır.

    Uzun bir yazıta sahip anıt, imparator Narseh (h. MS 293-302) tarafından imparatorluk tahtına oturuşunu anmak için yaptırılmıştır. Yazıtta, imparatorluğun öndegelenlerinin ve soylularının Narseh ile buluştukları ve büyük yeğeni III. Bahram yerine onun hükümdarlığını desteklediklerini söyledikleri yerde anıtın dikildiği belirtilir.

    • 1. Paikuli'nin coğrafi konumu hakkında bkz. Cereti, Terribili ve Tilia 2015.

    Paikuli anıtı uzun süre önce yıkılmıştır ve orijinal yüksekliğinin sadece bir kısmı bozulmadan korunmuştur. Bununla birlikte, arkeolojik veriler anıtın kağıt üzerinde de olsa yeniden inşası için yeterlidir; bilinen ilk çizim 1920'lerde Ernst Herzfeld tarafından gerçekleştirilmiştir (bkz. Herzfeld’in çizimi). Herzfeld'in zamanından beri, bilim insanları arkeolojik verileri yorumlamaya devam etmektedirler.

    Anıt kübik planlıdır; tabanı yaklaşık 8 x 8 m ölçülerinde ve içi yontulmamış taşlardan oluşmaktadır. Ön yüzündeki taşlar yerinde korunmamış, birkaçı yazıtlı, kesme taşlardır. İşlenmemiş taşların çoğu yamaca saçılmış halde dururken, üzeri yazılı olanlar Süleymaniye/Slemani müzesindedir (müzeye götürülen bazı bloklarda görseller de mevcuttur; bkz. metnin devamı). Herzfeld, blokların dağılımına göre anıtın orijinal şeklini yeniden çizebilmiştir (bkz. plan); Herzfeld rekonstrüksiyon çizimi için, özellikle Narseh'in babasının sonradan bir yazıt eklediği Kâbe-i Zerdüşt'teki Akhamenid/Ahameniş kulesi gibi, karşılaştırılabilir yapıları da göz önünde bulundurmuştur.1 Anıtın orijinal yüksekliği bilinmemekle beraber Herzfeld'in 3:2 (yükseklik:genişlik) oranlık varsayımına göre 12 metre yüksekliğinde olmalıdır. En üstte, mimari olarak öne çıkan iki sıra blok vardı: üst sıra pinakololar (her biri dört basamaktan oluşan) ve bunun altında bir sıra boşluk (bkz. çizim).2 31.5 cm çapında taşa gömük sütunlar dört köşeyi belirlemektedir; çan biçimli sütun kaideleri hafifçe yükselen bir podyum üzerine oturmaktadır.3 Anıtta herhangi bir pervaz kullanıldığına dair, yazıt için çerçeve gibi, gösterge yoktur.

    Düşen yazıtlı blokların dağılımından, hem Orta Farsça hem de Part dillerinde yazılan yazıtın, anıtın sırasıyla batı ve doğu taraflarının tüm genişliğini kapladığı bellidir. İki tarafta da, her biri birkaç satır olan, 7-8 yazılı sıra taş vardı; satırlar köşeden köşeye uzanıyordu ve bazı yerlerde köşe sütunlarına devam ediyordu.4 Kullanılan harf boyutunun küçük olmasından dolayı Herzfeld yazının okunabilmesi için son satırlarının göz hizasında olması gerektiğini varsaymıştır. Buna göre, yazıtın alt sıra taşlarının doğrudan podyumun üzerinde olması gerekmektedir (bkz. “Yazıtlar”).

    Anıtın dört tarafında, kral büstlü dört yüksek kabartma blok bulunmuştur; bu kabartmalar Narseh’i resmediyor olmalıdır. Bunlar muhtemelen Herzfeld’in çizimindeki gibi yazıtın üzerinde, her duvarın kabaca ortasına denk gelecek şekilde yerleştirilmişlerdi. Ancak, o zamandan beri, iki büstün arkasındaki monte etme sisteminin diğer iki büstünkinden farklı olduğu farkedilmiş ve bunun anıtın üzerinde farklı yerleşimlere işaret edebileceği kaydedilmiştir.5 Yıkıntılar arasında, tamamen üç boyutlu olarak oyulmuş, parçalanmış beşinci büst de bulunmuştur; bu büstün anıta nasıl yerleştirildiği ya da yerleştirilip yerleştirilmediği belirsizdir.6

    Dört yüksek kabartma büstü de bir Sasani kralını tasvir etmektedir ve aynı modele göre yontulduğu belirgindir. Kral, küresel korymbos ile özel imparatorluk tacını giymektedir. Saçları, diademin püskülleriyle çevrili, her iki tarafta dört örgüdür; bir inci kolye ve küpe takmaktadır ve sakalı bir yüzükten geçirilmiştir. Üç boyutlu olan beşinci büst, kralın benzer şekilde giyindiğini gösterir.7 Beş büstün tamamında işlenen birkaç belirgin ikonografik özellik, Narseh'in nümismatik portreleri ve Nakş-ı Rüstem'deki tören sahnesindeki temsiliyle eşleştirilebilir.8

    Yapının mimari ve ikonografik özellikleri sayesinde yazıtta bahsi geçen Narseh'in tahta çıkışına ait etkileyici bir anıt inşa edilmiştir. Anıtsal yapı olmak dışında ritüel bir işleve sahip olduğu da düşünülmektedir. Herzfeld anıta bitişik bir merdivenin var olduğunu düşünmüştü.9 Bu özellik için herhangi bir arkeolojik kanıt bulunmamakla birlikte, çağdaş mimari karşılaştırmalarda bu öğe kullanılmıştır; dahası, yazıtın kendisi anıtı basamaklı bir şeyi (sunak ya da kaide gibi) çağrıştıran bir ganimet olarak tanımlamaktadır. Yakın zamanlardaki araştırmalarda, anıtın, Sasani kralının tebaasını huzuruna kabul ettiği ve övgüleri dinlediği bir kaide formunu örnek alarak yapıldığı öne sürülmüştür; bu işlev, Narseh'in kral olarak karşılanmasının Paikuli'de gerçekleştiği fikriyle uyumludur (bkz. “Yazıtlar” ve “Tarihçe”). Bununla birlikte, yapının bir hatıra anıtı olmak dışında herhangi bir ritüel işlevi bilinmemektedir.

    • 1. Herzfeld 1924, 1–8; Burada ayrıca Taq-i Girra'daki kare kuleye atıfta bulunur.
    • 2. Herzfeld'in (1924, 6) belirttiği gibi, bu motif Mezopotamya mimari geleneğinde yaygındı. Herzfeld Paikuli’de kullanılan motifin Mezopotamya ve sonrasındaki İslami versiyonları arasında bir bağ oluşturduğunu öne sürer.
    • 3. Bu çan şeklindeki sütun kaidelerinin parçaları Herzfeld’den sonra tespit edilmiştir; bunların varlığı, podyumun Herzfeld'in çiziminde ön gördüğünden daha çıkık olduğunu gösterebilir (bkz. Cereti ve Terribili 2012, 85).
    • 4. Yeni tespit edilen sütun kaideleri, kitabe ile aynı hizada yazılmıştır (bkz. bir önceki not).
    • 5. Terribili ve Tilia 2016, 422.
    • 6. Herzfeld (1924, 3) bunu anıtta kullanılmamış bir parça olarak değerlendirmiştir. Ancak, büstün kalitesi anıtın parçası olduğunu düşündürür, bkz. Colliva ve Terribili 2017.
    • 7. Beşinci büstün korymbosu Herzfeld'in zamanından sonra tanımlanmıştır (Terribili ve Tilia 2016, 423 ve şek. 5). Büst ve korymbos parçaları bir arada neredeyse 2 m yüksekliğindedir; büstün alt kenarındaki boşluk göz önüne alındığında, heykel biraz daha uzun olmalıdır.
    • 8. Ek olarak, yakın zamanda büstlerden birinde Narseh'in tip I sikkesiyle eşleşen çiçek (akanthus?) desenleri tespit edilmiştir (bkz. Terribili ve Tilia 2016, 423 ve şek. 4).
    • 9. Herzfeld 1924, 6.

    “Tanım ve İkonografi” genel kaynakları: Herzfeld 1924, 1–10; Cereti ve Terribili 2012, 84-87; Terribili ve Tilia 2016, 419–423. 

    Paikuli anıtı, Sasani imparatorluğunun erken tarihine ait en önemli birincil kaynaklardan biri olan uzun yazıtı ile tanınır. Anıtın yıkılmasıyla birlikte yazıtın parçalanması da göz önüne alındığında, çevirisi bilim insanları için çok büyük bir zorluk teşkil etmiştir. Gerçekten de, süreç bir asrı aşkın süredir devam etmiştir ve çalışmalar bugüne kadar devam etmektedir. 1844 yılında Henry Rawlinson, yazıtlı blokların 32'sinin çizimini yapmıştır; çizimleri ilk geçici transkripsiyonu yayınlayan E. Thomas'a aktarmıştır.1 Ancak ilk sistematik çeviriyi yapan Ernst Herzfeld’dir. Herzfeld, anıtın iki yüzünde de aynı yazıtın iki versiyonunun bulunduğunu öne sürmek için yere dökülme şekilleriyle blokların dağılımını analiz etmiştir: anıtın batı yüzünde Orta Farsça ('Pársik') ve doğu yüzünde Parth ('Pahlavík') (bkz. batı ve doğudan örnek blokların fotoğrafları).

    Yakın dönemdeki çalışmalar, Herzfeld'in yazılı blokların yerleştirimini yaptığı çizimi genel hatlarıyla doğrular. Yazıtın düzeni, Orta Farsça versiyon için sekiz satır ve Partça için 7 satır içeriyordu. Yazıt alçak kabartma olarak yapılmıştır; harf boyutu satıra göre değişir. Muhtemelen göz hizasında yer alan alt sıralardaki satırlar daha küçüktür (karakterler yaklaşık 30-40 mm); daha yükseklerdeki ve dolayısıyla okuyan kişiden daha uzak bir mesafede bulunan yukarıdaki satırlar daha büyüktür (karakterler yaklaşık 50-60 mm).

    Yazıtın her versiyonunda sayısız boşluk vardır—Herzfeld'in zamanında, yazıtlı blokların kabaca yarısı biliniyordu. Bununla birlikte, anıtın iki yüzündeki metnin birbirine pararlel olarak akışı sayesinde Herzfeld' her iki taraftaki boşlukları bir dereceye kadar telafi edebilmiştir.

    Herzfeld'in çalışması, yazıtın içeriğinin açıklığa kavuşturulmasında çok önemli bir adım olsa da, bilim insanları onun okumalarında bir takım revizyonlar yapmıştır; sonraki dönemde, 1924 monografisinde yer almayan yeni bloklar (30 tanesi Herzfeld'in kendi zamanında) bulunmuştur. Bu eklemelerin çoğu, standart referans baskı olarak kalan Helmut Humbach ve Prods Skjærvø'nun (1978–1983) çevirisinde yer almıştır. Bilim insanları—2020 itibariyle 20'den fazla blok ortaya çıktımıştır— boşlukları doldurmaya devam etmektedirler.2

    Yazıt, giriş ve kapanış bölümleriyle birlikte Narseh'in Sasani tahtına oturmasına sebep olan olayları anlatmaktadır. Aşağıdaki özet esas olarak Humbach ve Skjaervø'nun çevirisine dayanmaktadır:3

    Narseh, soyağacını Sasani kraliyet yazıtlarının geleneklerine uygun olarak sunar ve anıtın dikilmesine atıfta bulunulur. Bu girişten sonra, yazıt, Narseh'in taç giyme törenine yol açan olayların tarihçesine geçer. Bu süreç Narseh'in yeğeni II. Behram'ın ölümü ve oğlu III. Bahram’ın spylu Wahnām tarafından tahta oturtulmasıyla başlar. Bunu takiben, soyluların muhalif bir hizbi konseyde toplanarak Narseh'e Ermenistan'dan (yeğeni adına hüküm sürdüğü vasal devletten) ayrılmasını, gaspçıları devirmesini ve imparatorluk tahtındaki meşru yerini almasını ister.

    Narseh gerçekten de Pers Ctesiphon'una doğru yola çıkar ve soylulara tekliflerini kabul ettiğine dair haber yollar, ve Behram ve Wahnām'a bir ateşkes teklifi gönderir. 32. satırda, Narseh ve destekçilerinin İran topraklarına geçerken 'bu anıtın yapıldığı yerde' buluştuklarını anlatan önemli bir pasaj bulunur. Bu toplantı muhtemelen Paikuli'nin anıtın yeri olarak seçilmesinin nedenidir.

    Bu arada, Wahnām ve III.Bahram diğer ileri gelenlerin desteğini alarak Narseh'e karşı seferlerine başladılar. Yine de birlikleri Narseh’in güçlerine katılarak firar etmeye başladı. Bu sırada Narseh, Bahram'ı uygunsuz bir şekilde tahtı ele geçirmesinden dolayı uyaran bir mektup yazdı ve Behram teslim oldu; Wahnām, kaybettiği anlayarak kaçtı, ancak Narseh tarafından gönderilen bir grup tarafından yakalandı. Narseh ayrıca diğer isyancıları da cezalandırdı.

    Yazıt daha sonra Narseh ve sadık soylular arasındaki veraset meselesiyle ilgili yazışmalara değinir. Narseh onlara kimin kral olmaya en uygun olduğunu belirlemek için geleneksel prosedürü hatırlatır ve ileri gelenler Narseh'in gerçekten de en uygun halef olduğunu onaylarlar. Narseh, kabul ettiği tahtı almaya resmen davet edilir.

    Yazıtın son kısmı, Narseh'i Kralların Kralı olarak kabul eden krallar ve diğer hükümdarlar listesine geçmeden önce Roma ile olan barış ve dostluğa değinir. Son olarak, Narseh, krallığı yeniden elde ettikten sonra adil yönetimine atıfta bulunur.

    Yakın zamanda keşfedilen bir blok üzerinden yapılan önemli yeni çeviride, anıttan “Pērōz-Anāhid-Nrseh” (muhtemelen “Anāhīd'in lütfuyla zafer kazanan Narseh” olarak çevrilmelidir) olarak bahseder; özel bir isim olarak formüle edildiğinden, bu anıtın adı bile olabilir.4 Anahid, Narseh'in Nakş-ı Rüstem'deki tahta çıkış törenine de başkanlık eden tanrıçadır.

    • 1. Thomas 1867, 278–296 (no. 3).
    • 2. Bkz. Cereti ve Terribili 2014.
    • 3. Humbach ve Skjaervø 1983 (3.1), 20–23'teki özete bakınız.
    • 4. Cereti ve Terribili 2014, 357–358 ve n. 41.

    “Yazıtlar” genel kaynakları: Humbach ve Skjaervø 1983; Skjaervø 2006; Cereti ve Terribili 2014.

    Paikuli anıtını yaptıran Sasani kralı Narseh, büyük imparator I. Şapur'un (MS 242–272) üçüncü oğludur. Narseh daha genç bir şehzade olduğundan imparatorluk tahtına çıkması beklenmiyordu; bunun yerine önemli ve yarı bağımsız Ermenistan bölgesine kral olarak atandı. Şapur'un ölümü üzerine taht, Narseh'in iki ağabeyine, Hürmüz I (272–273) ve Behram I'e (273–276), ardından Behram'ın oğlu II. Behram'a (276–293) geçti. II. Behram’ın MS 293'te ölümü üzerine, asilzade Wahnām liderliğindeki bir saray hizipinin desteğiyle, kendi küçük oğlu ve adaşı III. Bahram kral ilan edildi. Bununla birlikte, başka bir hizip bu taç giyme törenine karşı çıktı (o tarihlerde kraliyet veraset meselesi büyük ölçüde soylular tarafından kontrol ediliyordu).

    Bunu takip eden olaylar açıkça önyargılı bir beyan olan yazıtın kendisinden bilinmektedir (bkz. “Yazıtlar”). Narseh'in anlatısına göre, soylular ondan Ermenistan'dan yola çıkıp meşru kral olarak tahta geçmesi için yalvardılar. Ktesifon’a varmadan yol üzerinde destekçilerinden oluşan bir heyet ile bir araya geldi; buluşma noktaları daha sonra anıtın dikildiği Paikuli'dir. Yazıtta herhangi bir savaştan bahsedilmediğinden, III. Bahram ve Wahnām’ın herhangi bir direniş göstermeden teslim olduğu düşünülür.

    Anıtın, Narseh'in 293'te imparator olmasının ilk yıllarında yapıldığı varsayılabilir. Yazıtın son bölümü, Narseh'in Diocletianus'un yönetimindeki Roma'ya savaş ilan etmesiyle 296'da bozulan barıştan bahseder. Narseh'in saltanatının diğer önemli anıtı, Nakş-ı Rüstem'deki ünlü tahta çıkma sahnesini resmeden kabartmadır.

    Paikuli anıtının en azından Sasani döneminin sonuna kadar ayakta kalmış olması muhtemeldir, ancak sonra ne olduğu belirsizdir. Henry Rawlinson kalıntıları 'gelişigüzel tuğla ve harç, moloz ve taş yığınları' olarak tanımlar, bu sebeple 1844 yılında anıt uzun süredir harabe halinde olmalıdır.1 Rawlinson anıtın yerel Kürt halkı tarafından but-khaneh (“idol tapınağı”) olarak bilindiğini belirtmiştir.2

    • 1. Rawlinson 1867, 297.
    • 2. Rawlinson 1867, 298; Rawlinson ayrıca bazı yerlilerin harabeleri daha spesifik olarak bir ateş tapınağı olarak tanımladığını iddia eder.

    “Tarihçe” genel kaynakları: Humbach ve Skjaervø 1983 (3.2), 10–13; Cereti ve Terribili 2012.

    1844'te Paikuli'yi ziyaret eden Henry Rawlinson, anıtın konumu ve durumu hakkında notlar almış ve yazılı bloklardan birkaçının eskizini çizmiştir (1867'de E. Thomas tarafından yazıtın çevirisi için erken bir deneme bu sayede mümkün olmuştur).1 O tarihten sonra, anıt üzerine yürütülen ilk çalışma Ernst Herzfeld'in 1911 ve 1913 yıllarında anıtı ziyareti ve 1924’te anıt ve yazıtı hakkındaki monografisidir.2 Bu çalışmaya, anıtın ve çevresinin fotoğrafları ile yazıtlı blokların fotoğraflı bir envanteri de dahildi. Herzfeld, 1923'te Paikuli'yi üçüncü kez ziyaret etmiş ve yazıtın 30 yeni bloğunu keşfetmiştir (fakat 1924 tarihli monografisine dahil etmek için geç kalınmıştır).3 Hertfeld’in çalışmaları anıtı anlamak için mühimdir, ancak alanda sistematik bir kazı yapılmamıştır.

    • 1. Rawlinson 1867; Rawlinson, 1830'larda anıtı duyduğunu belirmiş ancak 1844'e kadar ziyaret etmemiştir, ve yorumları 1867'de Thomas’ın yazıt üzerine yaptığı incelemesine bir ek olarak yayınlanmıştır (Thomas 1867).
    • 2. Ön rapor Herzfeld 1914'te bulunur; monograf 1924 basımdır, Herzfeld 1924.
    • 3. 1844'te Paikuli'yi ziyaret eden Henry Rawlinson, anıtın konumu ve durumu hakkında notlar almış ve yazılı bloklardan birkaçının eskizini çizmiştir (1867'de E. Thomas tarafından yazıtın çevirisi için erken bir deneme bu sayede mümkün olmuştur).1 O tarihten sonra, anıt üzerine yürütülen ilk çalışma Ernst Herzfeld'in 1911 ve 1913 yıllarında anıtı ziyareti ve 1924’te anıt ve yazıtı hakkındaki monografisidir.2 Bu çalışmaya, anıtın ve çevresinin fotoğrafları ile yazıtlı blokların fotoğraflı bir envanteri de dahildi. Herzfeld, 1923'te Paikuli'yi üçüncü kez ziyaret etmiş ve yazıtın 30 yeni bloğunu keşfetmiştir (fakat 1924 tarihli monografisine dahil etmek için geç kalınmıştır).3 Hertfeld’in çalışmaları anıtı anlamak için mühimdir, ancak alanda sistematik bir kazı yapılmamıştır.

    Cereti, Carlo G., and Gianfilippo Terribili. 2012. “The Paikuli Monument.” In Sylloge Nummorum Sasanidarum, Bd. 2, edited by Michael Alram and Rika Gyselen, 74–87. Vienna: Verlag der Osterreichischen Akademie der Wissenschaften.

    Cereti, Carlo G., and Gianfilippo Terribili. 2014. “The Middle Persian and Parthian Inscriptions on the Paikuli Tower: New Blocks and Preliminary Studies.” Iranica Antiqua 49: 347–412.

    Cereti, Carlo G., Gianfilippo Terribili, and Alessandro Tilia. 2015. “Paikuli and Its Geographic Context.” In Studies on the Iranian World I: Before Islam, edited by Anna Krasnowolska and Renata Rusek-Kowalska, 267–278. Krakow: Jagiellonian University Press.

    Colliva, Luca, and Gianfilippo Terribili. 2017. “A Forgotten Sasanian Sculpture: The Fifth Bust of Narseh from the Monument of Paikuli.” Vicino Oriente 21: 167–195.

    Herzfeld, Ernst. 1914. “Die Aufnahme des sasanidischen Denkmals von Paikuli.” Abhandlungen der Königlich Preussischen Akademie der Wissenschaften (1): 1–29. 

    Herzfeld, Ernst. 1924. Paikuli: Monument and Inscription of the Early History of the Sasanian Empire. Berlin: D. Reimer & E. Vohsen.

    Herzfeld, Ernst. 1926. “Reisebericht.” Zeitschrift der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft (n.F.) 80: 225–284. 

    Humbach, Helmut, and Prods O. Skjaervø. 1978–1983. The Sassanian Inscription of Paikuli. 3 vols. Wiesbaden: Dr. L. R. Reichert; Tehran: Iranian Culture Foundation.

    Rawlinson, Henry. 1867. “Note on the Locality and Surroundings of Paikuli.” In by E. Thomas, “Sassanian Inscriptions,” Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland (n.s.) 3 (1): 296–300.

    Skjaervø, Prods O. 2006. “A New Block from the Paikuli Inscription.” Journal of Inner Asian Art and Archaeology 1: 119–123.

    Terribili, Gianfilippo, and Alessandro Tilia. 2016. “The Activities of the Italian Archaeological Mission in Iraqi Kurdistan (MAIKI): The Survey Area and the New Evidence from Paikuli Blocks Documentation.” In The Archaeology of the Kurdistan Region of Iraq and Adjacent Regions, edited by Konstantinos Kopanias and John MacGinnis, 417–425. Oxford: Archaeopress.

    Thomas, E. 1868. “Sassanian Inscriptions.” Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland (n.s.) 3 (1): 241–358.  

    İçerik
    Matthew Peebles (2019)