Ḥiṣn Kayfā; Ḥasankayf; Heskî; Hısnkeyfa; Kayahisarı
Görseller
Alan Bilgisi
Hasankeyf, Türkiye'nin Batman ilinde, Dicle Nehri'nin yukarısında yer alır; Batman şehrinin yaklaşık 30 km güneydoğusunda ve Diyarbakır'ın 100 km doğusundadır. Kasabada yerleşim antik çağda başlamış olsa da, büyümesi Artuklu döneminde, 12.-15. yüzyıllarda, ortaçağ mimarisine ait mühim örneklerin inşa edildiği zamana denk gelir. Yukarı şehir bir zamanlar nehrin bir vadisinin üzerinde nefes kesici bir konuma sahipti. Ancak, 2019 yazında Ilısu Barajı'nın tamamlanmasından bu yana, MAH ekibinin belgelediği tarihin akabinde, bu büyüleyici yerleşimin çoğu sular altında kalmıştır.
Tanım ve İkonografi
”Tanım ve İkonografi' genel kaynakları: Gabriel 1940, 63–78; Eyice 1994, 283; Meinecke 1996, 61-76; Oğuzoğlu 1997, 365; Schneider 2008; Fındık v.d. 2014.
Yazıtlar
Tarihçe
Orta Çağ yerleşim merkezi olan Hasankeyf'in 2 km doğusunda bulunan Hasankeyf Höyük'te yapılan kazılar, şehrin tarihinin Neolitik çağa (MÖ 10. binyıl, Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B) kadar uzandığını göstermektedir; tespit edilen en erken yerleşim Hallan Çemi, Körtik Tepe, Demirköy Höyük ve Gusir Höyük siteleriyle çağdaştır. En eski metinsel atıf, Hitit metinlerinden de bilinen bir toponim olan, muhtemelen Ilānṣurā krallığının başkenti olarak anıldığı Mari metinlerinde (MÖ 2. binyıl) bulunur. MÖ birinci binyılda Hasankeyf bölgesi muhtemelen Bīt Zamāni'nin kontrolü altındaydı veya Nirbu topraklarına aitti. Hasankeyf bölgesi, MÖ 9. yüzyılda, başkenti 50 km akış yukarısındaki Ziyaret Tepe olan, Asur eyaleti Tušḫan'a dahil edilmişti.
Ahamenişler ve Helenistik hükümdarlarınin egemenliğinden sonra, Hasankeyf bölgesi Romalılar ve Partlar ve daha sonra Sasaniler arasında stratejik olarak önemli bir sınır noktası haline gelmiştir. Asur kaynaklarında “Kašiari dağları” olarak bilinen Ṭūr 'Abdīn manastırının hemen kuzeyinde yer alan Hasankeyf, Kalkedon Konsili (MS 451) sırasında bir Nasturi piskoposluğunun merkezi olarak anılır. Geç Roma kaynaklarında kent Kiphas, Cepha/Ciphas veya Castron Riskephas olarak geçer ve bunların tümü Süryanice kifo'dan ('kaya') türemiştir.
Kasabanın 640 yılında Müslüman Araplar tarafından ele geçirilmesinden sonra, kısa süren Hamdânîler ve Mervanîler dönemilerine kadar, yerleşim yeri hakkında çok az bilgi vardır; bunu takiben Selçuklular burayı tımar olarak Artuklulara teslim etmiştir (1102-1231). Hasankeyf, göz alıcı köprüsüyle Diyarbakır ve Musul'a giden ana kervan yollarını kontrol eden bir yerleşim olarak gelişmiştir. 130 yıllık Artuklu egemenliği dönemi süresince güçlü komşuları Anadolu Selçukluları ve Eyyubiler arasındaki siyasi çekişmeler yaşandı, ve 1232'de Eyyubiler Hasankeyf'i fethetti. Yerleşimin 1260 yılında Moğol işgalinden sonra, Hasankeyf Eyyubiler, Kara Koyunlular ve daha sonra da Akkoyunlular'ın hakimiyetinde ayakta kalmayı başarmıştır. Akkoyunlu Uzun Hasan'ın oğullarının hükümdarlığı sırasında yerleşimde yeniden yapılanma ve büyüme yaşanmıştır, fakat bu dönem Safevi hükümdarı Şah İsmail'in ve ardından Osmanlıların (1516) fetihleriyle son bulmuştur. Hasankeyf, Osmanlı döneminin ilk zamanlarında orta ölçekli bir ticaret merkezi olarak gelişti – örneğin Venedik şehrine önemli bir pamuk tedarikçisi olarak hizmet etmiştir.1 Ancak, 17. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş küçük bir kasabaya dönüşmüştür. Günümüzde, Batman İli'nin küçük bir ilçesidir.
Hasankeyf 1981 yılında Türkiye hükümeti tarafından “Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı” ilan edilmiş ve 1986 yılından itibaren bölgede arkeolojik kazılar yürütülmüştür.2 1997 yılında, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında, Dicle üzerinde büyük ölçekli bir hidroelektrik santrali (Ilısu Barajı) için planlarını açıklanmıştır. Bu baraj, Hasankeyf’in büyük bir bölümünü ve Dicle Nehri'nin her iki kıyısındaki çok sayıda kazılmamış arkeolojik alanı sular altında bırakacaktır.3 Çeşitli yerel ve uluslararası kampanyalara ve proje aleyhine açılan davalara rağmen4 Mezopotamya Anıtları Haritalama ekibi 2015 yılında Hasankeyf'i belgelediğinde, Ilısu Barajı'nın inşaatı devam etmekteydi. Bu tarihten kısa bir süre sonra, bölgenin sular altında kalmasına hazırlık olarak, Türkiye hükümeti aşağı şehirdeki sekiz yapıyı, bölgeden birkaç kilometre uzakta, yakın zamanda inşa edilen “Yeni Hasankeyf” adlı yerleşim biriminin yakınındaki bir “kültür parkına” taşıdı; kasaba sakinlerinin çoğu da aynı yere yerleşmiştir.5
- 1. Rizk Khoury 1997, 33–34.
- 2. Bkz. Kazıların tarihçesi, http://www.xn--hasankeyfkazlar-jlcd.org.tr/hasankeyf/#arastirma.
- 3. Bkz. Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi'nin internet sayfasında projenin tanıtımı ve tartışmalı geçmişi: http://www.hasankeyfgirisimi.net/?page_id=6.
- 4. Ör. Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi (https://www.hasankeyfgirisimi.net/?lang=tr); Susanne Güsten. 'Court Case Could Slow Turkish Dam Project.' New York Times, 30 Mart 2011.
- 5. Ali Küçükgöçmen, 'History Disappears as Dam Waters Flood Ancient Turkish Town.' Reuters, 25 Şubat 2020. https://www.reuters.com/article/us-turkey-dam/history-disappears-as-dam-.... Bir çok kültürel mirası koruma kuruluşu yerleşim bölgesindeki anıtların yerlerinden taşınması esnasında kullanılan metodları eleştirmiştir; örneğin, bkz. Europa Nostra'dan gelen açıklama: https://www.europanostra.org/europa-nostras-board-gives-statement-endang...
”Tarihçe' genel kaynakları: Darkot 1950, 452; Ory 1971, 507; Astur 1992; Oğuzoğlu 1997, 364-366; Miyake v.d. 2012; Fink 2017, 2–6.
Eski Yayınlar
Hasankeyf'in uzun tarihi boyunca çok sayıda seyyah şehri ziyaret ederek izlenimlerini kaydetmiştir. Orta Çağ’a dayanan, Hasankeyf ile ilgili en eski kaynaklardan biri 10. yüzyıl coğrafyacısı el-Makdisi’dir; çok sayıda kilise, çarşı ve han bulunan canlı bir kasabadan bahseder.1 İbnü'l-Azrak (ö. 1176-77) Hasakeyf Köprüsünü kayıt altına alır.2 Otomatlar üzerine ünlü risalenin yazarı El-Cezerî,3 1174-75 yıllarında Hasankeyf'in Artuklu hükümdarlarının hizmetine girdiğini ve daha sonra Artuklu sarayının nakledilmesiyle Diyarbakır/Âmid'e taşındığını belirtir.4 Hasankeyf'teki Artuklu sarayı için metal kakmalar ve olağanüstü tasarımlı kapı tokmaklarıyla süslü bronz bir kapı yaptırdığını risalesinde şöyle yazar:
“[…] Her kapı için, birbirine bağlı iki yılan şeklinde dökme pirinçten bir halka [bir tokmak] yaptım, birinin başı diğerinin başına dönük. Ağızları, [yılanların arasına konan] aslanın boynunu ve başını yemek istercesine açıktır.”5
Regensburglu bir haham olan Petaḥyah ben Ya֫aḳov, 12. yüzyılın sonlarında Kudüs'e giderken Hasankeyf'i ziyaret etmiştir; kasabanın adının etimolojisi üzerinde çalışan ilk alim olması muhtemeldir.6 Yakut el-Hamawi (Yâkût el-Hamevî, ö. 1229) Dicle köprüsüne olan hayranlığını7 ifade ederken, İbn Şeddad (ö. 1285) Eyyubi kasabasına görgü tanıklığı etmiştir; gördükleri arasında bir kraliyet sarayı (Dār al-Salṭana), camiler, medreseler, hamamlar, çarşılar ve kervansarayları sayar.8 İlginçtir ki, İbn Şeddad'ın kitabına sonradan eklenen bir kolofonda, Hasankeyf'in Eyyubi hükümdarlarından el-Âdil Süleyman'ın kitaba ilgi gösterdiği ve bizzat transkripsiyonunu yaptığını belirtilmektedir.9
Hamdallah Mustawfi (Hamdullāh el-Müstevfî, ö. 1349), şehrin kaderinin 14. yüzyılda kötüleşmeye başladığından bahseder.10 İki ünlü Venedikli seyyah, Giosafat Barbaro (1413-1494) ve Giovanni Maria Angiolello (1451– 1525 civarı) 15. yüzyılda bölgeyi ziyaret etmiş ve kasabadan sırasıyla “Asancheph” ve “Arsunchief” olarak söz etmiştir.11 Evliya Çelebi 1656 yılında bölgeden geçmiş ve Dicle’nin üzerindeki köprünün güzelliğini ifade edecek kelime bulamadığını kaydetmiştir.12
19. yüzyılda bölgeyi ziyaret edenler arasında, daha sonra Prusya ordusunun kurmay başkanı olan Helmuth von Moltke; İngiltere'nin Diyarbakır Başkonsolosu J. G. Taylor; ve Asurolog Carl Friedrich Lehmann-Haupt vardır.13 Hepsi de köprünün o sırada harap durumda olduğundan bahsetmiştir.
20. yüzyılın başlarında, Gertrude Bell bölgeyi ziyaret ederek fotoğraflamıştır;14 Albert Gabriel, 1940'ta anıtları ayrıntılı olarak belgeleyerek yayınlamıştır.15
- 1. Oğuzoğlu 1997, 365.
- 2. Bkz. Schneider 2008, 6–7.
- 3. Bkz. Hill 1974.
- 4. Bkz. Meinecke 1996, 62–63.
- 5. Tercüme: Hill 1974, 94.
- 6. Fink 2017, 2.
- 7. Darkot 1950, 453.
- 8. Meinecke 1996, 65.
- 9. Meinecke 1996, 71.
- 10. Oğuzoğlu 1997, 366.
- 11. Fink 2017, 6.
- 12. Bkz. Ertaş 2011, 46.
- 13. Von Moltke 1841, 236-237; Taylor 1865, 32–33; Lehmann-Haupt 1910, 373-380.
- 14. http://gertrudebell.ncl.ac.uk/photos.php
- 15. Gabriel 1940. Daha az bilinen diğer gezginlerin listesi için bkz. Miynat 2009.
Seçilmiş Kaynakça
Ahunbay, Zeynep. 2008. “Hasankeyf, a Site Threatened by the Ilısu Dam Project.” In Heritage at Risk: ICOMOS World Report 2006–2007 on Monuments and Sites in Danger, edited by Michael Petzet and John Ziesemer, 156–57. Altenburg: E. Reinhold.
Astour, Michael C. 1992. “The North Mesopotamian Kingdom of Ilānṣurā.” In Mari in Retrospect: Fifty Years of Mari and Mari Studies, edited by Gordon D. Young, 1–33. Winona Lake, IN: Eisenbrauns.
Darkot, Besim. 1967. “Hisn Keyfâ.” In Islâm Ansiklopedisi: Islâm âlemi coğrafya, etnografya ve biyografya lûgati, vol. 5, pt. 1: 452–454. Istanbul: Millî Eğitim Basimevi.
Ertaş, Mehmet Yaşar. “Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Yollar: Kaldırımlar, Köprüler ve Kervansaraylar.” Pamukkale University Social Sciences Institute Journal 10: 43–53.
Eyice, Semavi. 1994. “Dicle Köprüsü.” In Türkiye Diyanet Vakfı Islam Ansiklopedisi, vol. 9: 283–284. Istanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.
Fındık, Nurşen Özkul, Ali Akın Akyol, and Nurşen Sarı. “Archaeometric Analyses of Hasankeyf Unglazed Ceramics.” Mediterranean Archaeology and Archaeometry 14 (1): 261–271.
Fink, Andreas. 2017. Der arabische Dialekt von Hasankeyf am Tigris (Osttürkei). Wiesbaden: O. Harrassowitz.
Gabriel, Albert. 1940. Voyages archéologiques dans la Turquie orientale. Paris: E. de Boccard.
Hill, Donald R. 1972. The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices by Ibn al-Razzāz al-Jazarī. Boston: Dordrecht.
Lehmann-Haupt, Carl F. 1910. Armenien, Einst und Jetzt: Reisen und Forschungen von C.F. Lehmann-Haupt. Vol. 1, Vom Kaukasus zum Tigris und nach Tigranokerta. Berlin: B. Behr’s Verlag.
Meinecke, Michael. 1996. Patterns of Stylistic Changes in Islamic Traditions: Local Traditions versus Migrating Artists. New York: New York University Press.
Miyake, Yutaka, Osamu Maeda, Kenichi Tanno, Hitomi Hongo, and Can Y. Gündem. 2012. “New Excavations at Hasankeyf Höyük: A 10th Millennium cal. BC Site on the Upper Tigris, Southeast Anatolia." Neo-Lithics 1/12: 3–7.
Miynat, Ali. 2009. “Batılı Seyyahların Gözüyle Hasankeyf.” In I. Uluslararası Batman ve Çevresi Tarihi Sempozyumu, edited by Salim Cöhce and Adnan Çevik, 182–198. Batman: Batman Valiliği.
Oğuzoğlu, Yusuf. 1997. “Hasankeyf.” Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, vol. 16: 364–368. Istanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.
Ory, Solange. 1971. “Ḥiṣn Kayfā.” In Encyclopedia of Islam, Vol. 3: 506–509.
Rizk Khoury, Dina. 1997. State and Provincial Society in the Ottoman Empire: Mosul, 1540–1834. Cambridge: Cambridge University Press.
Sauvaget, Jean. 1940. “Inscriptions Arabes.” In Voyages archéologiques dans la Turquie orientale, by Albert Gabriel, 287–356. Paris: E. de Boccard.
Schneider, Peter I. 2008. Die Rizk-Moschee in Hasankeyf: Bauforschung und Baugeschichte. Byzas 8. Istanbul: Ege Yayınları.
Sinclair, Thomas A. 1989. Eastern Turkey: An Architectural and Archaeological Survey. Vol. 3. London: Pindar.
Taylor, J. G. 1865. “Travels in Kurdistan, with Notices of the Sources of the Eastern and Western Tigris, and Ancient Ruins in Their Neighbourhood.” The Journal of the Royal Geographical Society of London 35: 21–58.
Von Moltke, Helmuth. 1841. Briefe über Bestände und Begebenheiten in der Türkei aus den Jahren 1835 bis 1839. Berlin: Mittler.
Whelan, Estelle. 1988. “Representations of the Khāṣṣakīyah and the Origins of Mamluk Emblems.” In Content and Context of Visual Arts in the Islamic World, edited by Priscilla P. Soucek, 219–243. University Park, PA.: Published for the College Art Association of America by the Pennsylvania State University Press.